Rabbimden Razıyım, O’nun Üzerimdeki Hakkını Asla Ödeyemem

Hayatımın en samimi ve en yakıcı hakikatlerinden biri şudur: Rabbimden razıyım, O’nun üzerimdeki hakkını asla ödeyemem. Her anımda, her nefesimde, her bakışımda, hatta her hücremin titreşiminde O’nun varlığının izlerini görüyor, O’nun kudretiyle var olduğumu bir kez daha anlıyorum. İnsanı yoktan var eden, ona akıl, kalp, ruh, vicdan ve irade bahşeden Allah’ın üzerimizdeki emeği ve hakkı, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar yücedir.

Bazen sabahın en mahzun vaktinde, insanın ruhuna inen o derin sessizlikte, kendi kendime sorarım: “Taşkın, sen kimsin ki sana böylesine hayat verildi? Kimdin ki, bu dünyada bir yerin oldu, bir nefesin oldu, bir sözün oldu?” O anda anlarım ki, insan bir damla sudan, yokluğun içinden var edilen bir mucizedir. İşte o mucizeyi var edenin, yani Allah’ın, kul üzerindeki hakkı hiçbir kıyasla anlatılamaz.

Varlığın Borcu ve Kudretin Tefekkürü

İnsan olarak doğmamız, nefes almamız, sevmemiz, umut etmemiz, yaşadığımız her sevinç, her acı, her arayış ve her buluş aslında Allah’ın üzerimizdeki tecellisidir. Hiçliğin koynundan çekilip alınan insan, farkında olmadan borçlu doğar. O borcun adı “hakk-ı İlahi”dir; yani Allah’ın hakkı… Öyle bir hak ki, hiçbir ömür, hiçbir ibadet, hiçbir teşekkür, hiçbir vefa O’nun üzerimizdeki hakkını ödemeye yetmez.

Her insan kendi hayatına, kalbinin en derin köşesine dönüp baksın… Kimsin sen, nasıl bir mucizenin eserisin? Akıl verdiler sana, sevgi verdiler, göz verdiler, dil verdiler, ruh verdiler. Sen hangi hakkınla talep ettin bunları? Hiçbir hakkın yoktu. Hiçlikten varlığın rahmetine uzanan bu yolculukta, insan sadece bir yolcudur; yolda olmanın, var olmanın, yaşamanın dahi bedelini ödeyemez. Çünkü tüm bu nimetlerin karşılığı, maddi bir değerle, dünyevi bir ölçüyle kıyaslanamaz.

“Aşk” ile Yalvaran Bir Kulun İtirafı

Benim Rabbime borcum bir borç değildir sadece; bu, kelimelerin yetmediği, matematiğin aciz kaldığı, yüreklerin ancak bir “ah” ile ifade edebildiği bir teslimiyettir. “Rabbimden razıyım” demek, aslında “Senden başka sığınağım yok, Senden başka dayanağım yok” demektir. O’nun sevgisiyle, O’nun aşkıyla yanıp tutuşmak; insanı hem mahcup eder, hem yüceltir.

Allah’a olan borcun asla ödenemeyeceğini bilmek; kulun kendini bilmesidir, haddini bilmektir, acziyetini idrak etmektir. Rabbimizin üzerimizdeki hakkı, bize her nefeste hayat üfleyen, umut veren, korktuğumuzda sığınacak bir liman olan O’nun şefkati ve rahmetidir. Taşkın olarak kalbimde taşıdığım en büyük sevda, Allah’ın beni “bana rağmen” sevmeye devam etmesidir.

Şükrün ve Secdenin Kifayetsizliği

Ne yapsam, ne söylesem, ne kadar secdeye varsam da Rabbimin hakkını ödeyemem. Bu idrak, insanı gururdan arındırır, kibirden uzaklaştırır, hayata ve kulluğa daha derin bir aşk, daha derin bir teslimiyet katar. İnsanın Allah’a olan minnettarlığı; kuru bir teşekkürden, mekanik bir ibadetten, alışkanlıkla yapılan dualardan ibaret değildir. O, kalbin derinliklerinden kopup gelen bir “ah”tır, bir “eyvah”tır, bir “şükür”dür. Ve asla yeterli değildir.

Bazen bir kuşun kanadında, bazen bir annenin gözyaşında, bazen bir çocuğun masum gülüşünde Allah’ın sevgisini, kudretini, sanatını görürüm. Ve her seferinde kendime şunu hatırlatırım: “Taşkın, sen O’na borçlusun, bu borcu ödeyemeyeceğini bildikçe daha çok O’na yakınsın.”

Kulluğun ve Sevgisinin Nihai Sınırı

Dünyanın bütün servetleri, bütün bilgileri, bütün ibadetleri toplansa; Allah’ın bir kula verdiği nimetin, hayatın, iradenin, aklın, sevdanın ve merhametin karşılığı olamaz. O yüzden, kul olarak yapmamız gereken tek şey; O’na yönelmek, O’nun huzurunda mahcup bir sevdayla eğilmek ve acziyetimizi samimiyetle itiraf etmektir.

Rabbimin üzerimdeki hakkı, sadece hayatımın değil; ömrümün, sevgimin, başarılarımın, düşüşlerimin, her şeyimin asıl kaynağıdır. O’nsuz bir saniyem, bir nefesim dahi yoktur. Ve ben biliyorum ki, Rabbim bana şah damarından daha yakındır. O yüzden bu aşk, bu teslimiyet ve bu minnet; hayatımın en gerçek duygusudur.

Son Söz: Razı Olmak ve Razı Kılmak

Rabbimden razıyım… O’nun üzerimdeki hakkını ödeyemem. Biliyorum ki, kulun Rabbiyle olan ilişkisi; ticari bir borç değil, bir aşk ilişkisidir. Ve bu aşkın en samimi nişanesi; ödeyemeyeceğini bilerek sevmek, acizliğini kabul ederek secde etmek ve razı olarak teslim olmaktır.

Ya Rabbi, Senden razıyım! Senin sevgine, rahmetine, affına muhtacım. Beni senden razı olan, seni razı eden kullarından eyle. Çünkü bir ömür aşkına borçlu yaşamak, bana yeter de artar…

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir