Türkiye’de son yıllarda evlilik yaşı hızla yükselmekte, ekonomik şartlar gençlerin evlilik kararını ertelemesine yol açmaktadır. Eskiden daha çok “gençlik sorunu” olarak görülen bu mesele bugün artık kırklı yaşlara dayanan şahısların hayatını doğrudan etkilemektedir. Yani evlilik sorunu yalnızca gençlerin değil, orta yaşlara yaklaşmış büyük bir kesimin ortak meselesi hâline gelmiştir.
Evlilik, bireysel bir karar olmanın ötesinde, toplumun devamlılığını sağlayan en temel kurumdur. Aile olmadan nesil korunmaz, toplumsal düzen ve ahlaki istikrar ayakta kalmaz. Ancak günümüzde evlilik, özellikle barınma ve geçim yükü nedeniyle ciddi biçimde zorlaşmaktadır. Yüksek kiralar, artan ev fiyatları, işsizlik, gelir dengesizlikleri ve hayat pahalılığı şahısların evliliğe adım atmasını neredeyse imkânsız kılmaktadır.
İslami Hassasiyetler ve Alternatif Yönelişler
Dindarlığı zayıf yahut İslami hassasiyet taşımayan kesimler çoğunlukla ihtiyaçlarını sevgili ilişkileri üzerinden gidermeye yönelirken; dini hassasiyeti kuvvetli olanlar ise “misyar” veya “muta” gibi geçici çözümleri gündemlerine almakta, cinsel arzularını bu yollarla karşılamaya çalışmaktadır. Oysa her iki yaklaşım da İslam’ın aileyi merkeze alan düzen anlayışıyla bağdaşmamakta, uzun vadede toplumun ahlaki ve sosyal yapısını tehdit etmektedir.
Dolayısıyla bu mesele, yalnızca şahsi tercihlerle çözülebilecek bir konu değil; kökten ve kalıcı adımlar gerektiren ciddi bir toplumsal problemdir.
Belediyeler, Kent Konseyleri ve Devletin Rolü
Bu noktada çözüm, şehirlerin yöneticilerinden başlamalıdır. Belediye başkanları ve kent konseyleri, evlilik meselesini sosyal politikanın merkezine koymalı ve her şehirde belediye bünyesinde bir “Evlilik Destek Fonu” kurulmalıdır. Ancak bu fon yalnızca belediyenin imkânlarıyla sınırlı kalmamalı; iş adamlarının desteği, hayırseverlerin katkıları ve şehir halkının doğrudan katılımıyla büyütülmelidir.
Bununla birlikte devletin de bu süreçte kenarda durması düşünülemez. Nasıl ki eğitim, sağlık ve sosyal yardımlar merkezi hükümetin öncelikli gündeminde yer buluyorsa; evlilik meselesi de aynı ölçüde önemsenmeli ve devlet bu fonlara doğrudan katkı sağlamalıdır. Hali hazırda devletin bazı destekleri vardır, ancak bunların yerel yönetimler ve şehir halkı ile birlikte, ortak bir zeminde yürütülmesi elzemdir.
Dolayısıyla ideal model, belediye, kent konseyi, devlet, iş dünyası ve şehir halkının el ele vererek evlilik fonunu yaşatmasıdır. Bu birliktelik hem maddi imkânların genişlemesini sağlayacak hem de toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir.
Fonun İşleyişi ve Sağlanacak Destekler
Kurulacak fon şeffaf ve adil olmalıdır. Destekler gerçekten ihtiyaç sahibi şahıslara ulaşmalıdır. Sağlanacak yardımlar birkaç başlık altında toplanabilir:
- Kira ve Ev Desteği: Yeni evlenen çiftlere ilk yıllarında kira yardımı yapılması.
- Eşya ve Donanım Desteği: Beyaz eşya, mobilya gibi temel ev ihtiyaçlarının fon tarafından karşılanması.
- Evlilik Sandığı: Şehir halkının katılımıyla oluşturulacak sandık, her yıl belli sayıda şahsın evlenmesine doğrudan katkı sağlayabilir.
- Eğitim ve Danışmanlık: Yeni evlenen çiftlere aile danışmanlığı, evlilik öncesi eğitim programları düzenlenebilir.
Bu destekler hem evliliği kolaylaştırır hem de evlenen çiftlerin sağlam temeller üzerine aile kurmasını sağlar.
Aksi Takdirde Ortaya Çıkacak Tehlikeler
Eğer bu tür adımlar atılmazsa, evlilik yaşı daha da yükselecek, doğum oranları azalacak, aile kurumu zayıflayacaktır. Bunun ötesinde evlilik dışı ilişkilerin artması, toplumsal ahlaki erozyonun derinleşmesi ve şahısların yalnızlaşması kaçınılmaz olacaktır. Bugün ekonomik sebeplerle ertelenen evlilikler, yarının toplumsal krizlerine dönüşecektir.
Toplumsal Seferberlik Çağrısı
Evlilik meselesi sadece bireysel bir mesele değil, bütün bir toplumun ortak geleceğini ilgilendiren bir meseledir. Bu yüzden çözüm, toplumsal bir seferberlik ruhu ile aranmalıdır. Belediyeler, kent konseyleri, devlet kurumları, iş adamları, sivil toplum kuruluşları ve şehir halkı hep birlikte bu fonlara destek olmalıdır.
Toplumun huzuru ve geleceği için, evliliği kolaylaştıran, ekonomik engelleri ortadan kaldıran ve gençleri yuva kurmaya teşvik eden projeler hayata geçirilmelidir.
Sonuç
Evlilik, şahsi bir tercih değil, toplumsal bir zarurettir. Bu meseleye duyarsız kalınırsa, sadece bugünkü gençler değil, bütün bir milletin geleceği tehdit altına girecektir. Çözüm ise açıktır: Devletin, belediyelerin, iş dünyasının ve halkın birlikte elini taşın altına koyması, ortak fonlarla evliliği teşvik etmesidir.
Güçlü aile olmadan güçlü toplum olmaz. Güçlü toplum olmadan da ne istiklal ne de istikrar ayakta kalabilir.
Saygılarımla
Taşkın Koçak