Taşkın Koçak

Enerjinin (Gücün) Geleceği Nasıl Olacak?

Karadeniz’den gelen sevindirici haber hepimizi mutlu etti ve umutlandırdı. Her ne kadar bulunan gazın metreküpü ile alakalı tartışmalar olsa da, bunun bir başlangıç olması açısından değerlendirme yaptığımızda, bu miktar da kıymetlidir. Bulunan gazın çıkarma maliyetlerinin yüksek olması iddialarının, hatta ithal ettiğimiz maliyetlere yakın olmasının hiç bir önemi yoktur. Önemli olan bize ait bir gazın olmasıdır. Doğalgaz ithal ettiğimiz ülkelerden herhangi biri ile ekonomik veya politik bir sorun yaşarsak, bu gaz masada bizim elimizi güçlü kılacaktır. Herhangi olumsuz bir durumda “vanayı kapatırız” deme imkânları kısmen olmayacağı gibi, fiyat politikalarını da gözden geçirmek durumunda kalacaklardır.

Bu sebeple çok pahalı da olsa, bu gazın bize ait olması yeterlidir ve bunun devamı gelecektir inşallah.
Ülke olarak enerji ithalatına çok yüksek bedeller ödemekteyiz ve bu durum bizim cari açığımızı artırmaktadır. Yıllık petrol ve gaz ithalatımız 40 milyar dolar civarında olup, bunun 12 milyar dolarlık kısmı doğal gazdır. Dışa olan bağımlılığımızı azaltmak ve cari açığımızı düşürmemiz için, bu araştırmalara ve çalışmalara devam etmemiz elzemdir. Ancak, sadece gaz ve petrol türevli enerji ürünlerine odaklanmamız; ilerideki enerji açığımız için yeterli olmayacaktır. Bu hususta diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gibi, yenilenebilir enerji kaynaklarına da yönelmemiz gerekmektedir.
Geçtiğimiz günlerde ülkemizde ilk güneş paneli üretimi yapacak fabrikanın açılışını duymuştuk. Yine bu haber de, ikinci sevincimiz oldu. Zira bu panelleri ithal etmekteydik. Yenilenebilir enerji kaynakları konusunda, ülkemizin daha fazla yatırım yapması gerekmektedir.
Dünyanın ve ülkemizin nüfusunun artışı, teknolojinin ve endüstrinin son hızla gelişimi, ayrıca bugünlerde dijital dönüşümün başlaması; enerjiye olan ihtiyacımızı her geçen gün artırmaktadır. Şehirlerimiz, evlerimiz, işletmelerimiz ve yaşam alanlarımızın her anı enerjiye bağlı ve enerjisiz bir hayat, insanlık için artık düşünülemez.
Bilinen geleneksel enerji kaynakları; petrol, gaz ve kömür gibi kaynaklar, dünyanın ekolojik dengesini uzun süredir bozmaktadır. Her yıl atmosfere 14,7 milyar ton kömür, 12,4 milyar ton petrol ve 7,5 milyar ton gaz salınımı olmaktadır. Bu geleneksel enerji kaynaklarının karbondioksit salınımı sonucunda; atmosferde sera etkisinin arttığını, yani dünyanın ısısının yükseldiğini söyleyen bilim adamları, bu konuda haklı olmalarına rağmen, bunu çok abarttıkları düşünülmektedir. Çünkü geçmişte birinci ve ikinci endüstri devirleri ile birlikte, her üç enerji kaynağı hem kontrolsüz hem de çok yoğun kullanıldı. Halen de kullanım artmaktadır. İklim ve çevre hassasiyetleri ile alakalı çalışmalar ise ilk defa 1972 yılında Stockholm’da yapılmıştır, Oysa ki 1800’lü yılların başından beri gittikçe artan ağır kirlenme, 1980’li yıllara kadar kontrolsüz devam etmiş, sonucunda atmosfere çok yoğun karbondioksit, karbon monoksit ve diğer gazların salınımı olmuştur.
Yıllardır atmosfere salınan bu zararlı gazlar, dünyanın ısısını yalnızca 1 veya 1,5 santigrat derece civarında artırmıştır. Bu 1,5 derece az gibi görünse de, aslında önemli bir değerdir. Ama çok korkulacak bir değer değildir ve telafisi yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüş ile mümkündür.
Dünya üzerindeki bitkilerin fotosentez yapmaları için karbondioksite ihtiyaçları vardır. Özellikle bahar ve yaz mevsimlerinde dünyada bulunan bitkiler, bu karbondioksitin çoğunu atmosferden emerek fotosentez yapmaktadırlar. Bu sebeple atmosferdeki yoğun karbondioksit, bahar ve yaz mevsiminde fotosentez yolu ile çok düşer. Sonbahar ve kış mevsimlerinde ise tekrar artar. Atmosferdeki karbondioksitin çoğunluğu, bitkiler sayesinde ve kısmen de okyanuslar ile denizler tarafından adsorbe edilir. Karbondioksit ile ilgili bu döngü, sünnetullah; yani Allah’ın yasası gereği devam eder.
İnsanlığa fayda sağlayan bu enerji kaynaklarını bahşeden Allah, bunların kullanımı sonucunda ortaya çıkacak olumsuzluklardan insanı kurtarmak ve hayatı dengelemek için farklı mekanizmalar yaratmıştır.
Fakat bu destek bir yere kadar.
Her şeyin aşırısının zararlı olduğu gibi, bunun da fazlası zarardır. Zira atmosferdeki kirlenme sonucunda her yıl yüzbinlerce insan hayatlarını kaybetmektedir.
Geleneksel yakıtlardan kaynaklanan hava kirliliğinden dolayı, küresel ekonomik kayıpların her yıl 2,9 trilyon dolar olduğu veya bir başka deyişle küresel GSYİH’nın yaklaşık yüzde 3,3’ü olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Dünyayı ve iklimleri etkileyen bu salınımın asıl müsebbipleri ise; Çin, ABD, AB ülkeleri, Rusya, Hindistan ve Japonya gibi ülkelerdir. Failler tanıdıktır.. Başkalarının olması da, zaten mümkün değildi.
Bu ülkelerden en çok karbondioksit salınımı yapan ilk beş ülke (megaton cinsinden)
Çin: 10065 mt,

ABD: 5416 mt, Hindistan: 2654 mt, Rusya: 1711 mt, Japonya: 1162 mt.
Karbondioksit yayan başlıca sektörler:
Elektrik ve ısı üretimi: % 49,0
Taşımacılık: % 20,5
İmalat ve inşaat sektörü: % 20,0
Diğer sektörler: % 10,5
Belirttiğimiz gibi çağımız insanı çok yüksek miktarda enerji tüketmektedir. Gelecekte teknoloji ile birlikte bu oran çok artacak ve geleneksel enerji kaynakları bir süre sonra bu talebi karşılamakta yetersiz kalacaktır. Bu durumun farkında olan birçok ülke, artık yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmektedir. Petrolün ve gazın maliyetinin yüksekliği ve çevreye olan zararları, yenilenebilir enerji kaynaklarının inovasyonuna ve geliştirilmesine hızla olanak sağlayarak, sürdürülebilir enerji kaynaklarına ulaşılmasına imkân sağlayacaktır.
Bu dönüşüm gezegenimizin kirleten ve sera etkisine neden olan petrol, gaz ve kömür gibi enerji kaynaklarının olumsuz etkilerinden kurtaracağı gibi yüksek olan enerji maliyetlerinden kurtulmak içinde büyük bir fırsat olacaktır. Ayrıca yeni iş alanlarının ortaya çıkmasına da olanak sağlayacaktır.
Gelecekte dünya enerji talebinin ve üretiminin artacağını öngören uzmanlar, 2050 yılında dünya enerji ihtiyacının % 50 oranına çıkacağını, yani 2 katına ulaşacağını ön görmektedirler. “Petrol bazlı yakıtlar” en büyük enerji kaynağı olmaya devam etse de, dünya enerji pazarındaki tüketim payının 2050 yılında % 30’lara kadar düşeceği tahmin edilmektedir. Uzun yıllar dünyada egemen olan petrol türevli enerji kaynakları, artık yerini “yenilenebilir” doğa dostu yeni enerji kaynaklarına bırakmakta. Yenilenebilir ve ucuz enerji kaynakları, geleceğin şekillenmesinde önemli rol oynayacaklar. Bu enerji kaynakları geçtiğimiz 10 yılda dünyadaki tüm enerji kaynakları içinde 10 kat arttı. Yeşil, yenilenebilir enerji kaynakları, bugün dünya elektriğinin % 26’sını üretmektedir. Günümüzde yenilenebilir enerji üretimi, henüz erken safhada olmasına rağmen; 65 ülke enerjisinin % 50 kısmı bu enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Ayrıca yenilenebilir, yeşil enerjiler, özellikle gelişmekte olan ülkelerin ve yoksul ülkelerin ekonomik büyümelerine de imkân sağlayacaktır. Yeşil enerji konusunda yatırım yapan ülkeler, gelecekte bu alanda yine ekonomik üstünlüğünü ve liderliğini devam ettireceklerdir.
Yakın, orta ve uzak geleceğin yenilenebilir enerji kaynakları;
Güneş enerjisi
Hidro enerji
Rüzgâr enerjisi
Jeotermal magma enerjisi
Dalga enerjisi
Gelgit enerjisi
Biyo kütle enerjisi
Hidrojen enerjisi
Uçan rüzgâr tribünleri
Güneş enerjisi ile elektik üreten çatı kiremitleri ve binaların camları.
Füzyon enerjisi (Güneş rektörü)
Güneş enerjisi uydusu (uzay tabanlı güneş enerjisinin yeryüzüne iletimi)
Yukarıdaki enerji kaynaklarının dışında yenilenebilir enerji alanındaki “teknolojik gelişimler” ilerledikçe, bu alanda çevremizde bulunan birçok nesneden ve hareketlerden yeni enerji çeşitlerine ulaşabileceğiz. Bu yeni kaynaklar insanlığa daha sağlıklı, verimli ve ucuz enerji sağlayacaktır. Yeter ki insan kulluğunun farkında olsun, Allah’a şükür etsin ve güvensin.
Allah insana daha neler verecek neler.
“Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık. (İsra 70)”
Hürmetlerimle…

Facebook
Twitter
Telegram
WhatsApp
Email

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir