105’ten fazla üniversite konferansımın neredeyse tamamında kürsüye çıkar çıkmaz, gençlerin gözlerinin içine bakarak söylediğim o meşhur cümleyle başlıyorum:
“Arkadaşlar, yapay zekâ sizi aç bırakacak. Şaka yapmıyorum, lütfen bunu ciddiye alın!”
Salonda önce bir sessizlik olur, ardından hafif bir gülüşme başlar. Fakat ben ciddiyetimi bozmadığımda, kısa süre sonra o kahkahalar yerini hafif bir endişeye, birçoğunda ise farkındalığın o ilk kıvılcımına bırakır. Çünkü şunu açıkça söylüyorum:
Üniversite diplomalarınızın, hayalini kurduğunuz işlerde birer pasaport olmayacağı yeni bir dünyaya hızla ilerliyoruz.
Yapay zekâ, sadece bir teknoloji değil; bir tsunami gibi tüm iş yaşamını, meslekleri ve toplumsal rolleri kökünden sarsacak, köhne düzeni yerle bir edecek bir dalga. Ve bu dalga gelmeden uyanmayanlar, gerçekten aç kalacak!
Yapay Zekâ Devrimi: Eşi Benzeri Görülmemiş Bir Dönüşüm
2020’lerin başından itibaren, üretken yapay zekânın (generative AI) önü alınamaz yükselişiyle birlikte, iş dünyasının kimyası değişmeye başladı. Sadece mavi yaka değil; avukat, muhasebeci, öğretmen, mühendis, doktor gibi beyaz yaka meslekler de tehdit altında.
Artık sadece robotlar fabrikalarda vidaları sıkmıyor; Üretken yapay zekâlar hukuki metinler yazıyor, finansal analizler hazırlıyor, yazılım kodluyor, akademik makale üretiyor. Şu bir gerçek, geçen yıl ABD’de Fortune 500 şirketlerinin yarısı, insan kaynakları süreçlerinin önemli bölümünü tamamen yapay zekâya devretti.
Ve asıl çarpıcı olan: Bu tsunami henüz yeni başlıyor.
Türkiye’de Beyaz Yaka İşsizlik Tsunamisi 2030 Çok Sert Hisedilecek.
Benim gelecek öngörüm:
2030 yılına geldiğimizde, Türkiye’de beyaz yaka çalışanlarının en az %30’u, doğrudan yapay zekâ ve otomasyon etkisiyle işsiz kalacak.
Bu, toplamda milyonlarca insan demek. Avukatlar, finans uzmanları, veri analistleri, müşteri temsilcileri, editörler, yazılımcılar, grafik tasarımcılar… Listesi uzayıp gidiyor.
Bugün gençlerin büyük çoğunluğunun “garanti meslek” diye gördüğü bölümler – işletme, iktisat, hukuk, mühendislik, hatta tıp – radikal bir değişimin eşiğinde ve inanılmaz gelişmeler ile karşı karşıya kalacağız.
Türkiye’ye Özgü Riskler
Türkiye’deki genç işsizliği zaten yüksekken, yapay zekânın darbesi çok daha sert hissedilecek. Çünkü;
- Mesleklerin büyük bölümü “rutin” bilgiye, ezbere ve sabit süreçlere dayanıyor.
- Üniversite müfredatları ve eğitim sistemi 1980’lerin, hatta 1960’ların mantığıyla ilerliyor.
- Kurumlar, yapay zekâ entegrasyonunda hem vizyon hem teknik altyapı açısından dünyadan geri kalmış durumda.
- “Diploma garantili iş” algısı hâlâ toplumsal bilinçaltını belirliyor.
Bütün bunlar birleştiğinde, sadece üniversite diplomasına güvenenlerin büyük kısmı iş bulamayacak, mesleksizler ordusuna katılacak.
Hangi Meslekler Yok Olacak? Hangi Alanlar Ayakta Kalacak?
Risk Altında Olanlar
- Muhasebecilik ve Finans: Standart muhasebe, bordro, veri girişi, klasik finansal raporlama.
- Veri Girişi, Evrak ve Arşivleme: Bilgi güncelleme, kayıt, dosyalama, evrak giriş-çıkış işleri, devlet memurları (evrak işlerine dayalı kadrolar).
- Temel Müşteri Hizmetleri: Çağrı merkezi, bilgi hattı, rutin destek.
- Düz Metin ve İçerik Üretimi: Editörlük, basit metin yazımı, çeviri, standart içerik hazırlama.
- Basit Grafik ve Tasarım: Sosyal medya görselleri, şablon tabanlı tasarım.
- Temel Yazılım ve Kodlama: Basit web sitesi yapımı, hazır şablonlar, otomasyon scriptleri.
- Rutin Analitik ve Raporlama: Finansal analiz, veri raporlama, tablo oluşturma.
- Standart Hukuk ve Danışmanlık: Sözleşme hazırlama, dilekçe yazımı, tekrarlı hukuki işler.
- Temel Mühendislik ve Mimarlık İşleri: Standart proje çizimi, teknik raporlar, tekrar eden planlama (özellikle küçük ölçekli ya da şablon işlerde).
- Lojistik ve Depo Yönetimi: Depo takibi, malzeme giriş-çıkışı, stok kontrolü.
- Sigorta ve Bankacılık Operasyonları: Poliçe girişi, kredi başvurusu, standart işlem kontrolleri.
- Kamu ve Bürokrasi Rutin Kadroları: Özellikle evrak ve kayıt işlerine dayalı devlet memurlukları (nüfus, tapu, ilçe yazı işleri gibi).
Üniversitelerde İlk Etap Yapay Zekâ Kaynaklı İş Kaybı
İdari Personel: Öğrenci işleri, kayıt, transkript düzenleme, evrak yönetimi, sınav yerleştirme gibi tekrara dayalı tüm büro işlemleri hızla otomasyona geçecek.
Kütüphane ve Arşiv Görevlileri: Kitap kataloglama, ödünç verme, dijital arşiv yönetimi gibi işler artık yapay zekâ yazılımlarıyla yürütülecek.
Standart Ölçme-Değerlendirme Personeli: Çoktan seçmeli sınav okuma, not girişleri, istatistik raporlamaları otomatik sistemlerle yapılacak.
Temel Destek Personeli: Bilgi işlem birimlerinde temel teknik destek ve yardım masası görevleri (e-mail sıfırlama, erişim izni, yazılım kurulumu) gibi işler otomasyon ve yapay zekâ tabanlı yardım botlarıyla azalacak.
Düz Metin ve İçerik Hazırlama: Resmi duyuru, web sitesi güncelleme, basit içerik üretimi (etkinlik haberi, ders programı metinleri) gibi işler tamamen otomatikleştirilecek.
Araştırma Görevlisi (Rutin İşler): Literatür tarama, kaynakça çıkarma, anket analizi gibi rutin işler yapay zekâ tabanlı araçlarla gerçekleştirilecek.
Uzaktan Eğitim ve Ölçme Sistemleri: Online sınav gözetmenliği, katılım takipleri, ödevlerin otomatik değerlendirilmesiyle insan ihtiyacı önemli ölçüde azalacak.
Bu liste oldukça uzun; burada yalnızca en öne çıkan başlıkların bir kısmına yer verdik.
Yapay Zekâ ile Rekabet Etme, Onunla Üret!
Burada asıl önemli olan şey, yapay zekâ ile savaşmak veya ona karşı ayakta kalmaya çalışmak değil; yapay zekâyı yanına alıp onunla üretmenin yollarını keşfetmek. Çünkü bu yeni çağda, YZ ile birlikte çalışmayı, ona doğru sorular sormayı, iş süreçlerine üretici şekilde entegre etmeyi bilenler geleceği şekillendirecek.
Bugünün iş dünyasında ezberleyen, rutine teslim olan, yeniliğe kapalı meslek sahipleri hızla saf dışı kalıyor. Artık gerçek rekabet, insanın zekâsı ile yapay zekânın gücünü birleştirenlerde.
Kısacası; “YZ ile dans etmeyi öğrenmeyen, YZ ile üretmeyi bilmeyen” herkes, bu büyük dönüşümde geri kalacak.
Kazanmak isteyenler, yapay zekâyı bir rakip değil, yeni bir iş ortağı ve ilham kaynağı olarak görenler olacak!
Ne Yapmalı? Kurtuluşun Formülü
- Yeni Yetkinlikler Kazanın:
- Yapay zekâyı kullanmayı, ona “doğru soru sormayı” öğrenin.
- Sadece teknik değil; yapay okuryazarlık, algoritmik düşünce, veri analizi gibi becerilere yatırım yapın.
- Üretkenliği ve Adaptasyonu Öne Çıkarın:
- Ezber bilgi değil, özgün fikir, eleştirel bakış, farklı disiplinleri birleştirme yeteneği öne çıkacak.
- Deney yapmaktan korkmayın. Hızla değişen dünyada “denemek ve yanılmak” yeni öğrenme şekli olacak.
- Dijital Girişimciliğe Yatırım Yapın:
- Kendi dijital markanızı, yapay zekâ ile desteklenmiş iş modellerinizi inşa edin.
- Global düşünün, uzaktan çalışmayı ve online platformları değerlendirin.
- Sürekli Öğrenme ve Yenilenme:
- Artık “öğrenmenin sonu yok.” 30 yaşında, 40 yaşında yeni baştan bir beceri öğrenmekten çekinmeyin.
- Sertifikalar, online kurslar, hackathon’lar ile kendinizi güncel tutun.
Son Söz: Uyuyanlar Aç Kalacak, Uyananlar Geleceği Kazacak
Yapay zekâ sizi aç bırakacak, evet.
Ama bu açlık, bir “kıtlık” değil; uyuyanlar için bir felaket, uyananlar için ise yeni bir çağın anahtarı.
Bu ülkenin gençleri, üniversite salonlarında, kahve köşelerinde ya da YouTube videolarında sadece tüketici kalırsa, eninde sonunda işsiz kalacak.
Ama kendini geliştiren, adapte olan, öğrenmeye ve dönüşmeye açık olanlar için ise yapay zekâ devrimi bir fırsatlar çağının kapısını aralayacak.
Soru çok net:
Artık ne iş yapacaksınız?
Dalgayı uzaktan izleyip bekleyenlerden mi olacaksınız, yoksa sörf tahtasını eline alıp bu devrimi fırsata çevirenlerden mi?
Karar sizin.
Bu yazıyla, “Yapay Zekâ Sizi Aç Bırakacak: Peki Ne İş Yapacaksınız?” sorusuna cevab vermeye çalıştık.
Hangi işlerin risk altında olduğunu, kimin gelecekte aç kalacağını ve kimin bu çağda kendi yolunu, kendi ekmeğini kazıyacağını açıkça gösteriyor.
Şunu asla unutmayın:
Gelecek, değişime uyanan ve hazırlıklı olanların olacak.
Ve bir kez daha altını çiziyorum:
Gelecek, uyuyanları değil, uyananları doyuracak.
Taşkın Koçak
(Yapay zekâ çağında sarsıcı uyanışa davet)