Dijital çağın eşiğinde, yepyeni bir devlet yönetimi modelinin kıyısındayız. Yıllardır dosya taşıyan, evrak peşinde koşan, bir ekrana veri girmekten başka iş yapmayan milyonlarca kamu çalışanı… Şimdi soruyorum: Türkiye, bu verimsiz düzenle daha ne kadar yol alabilir?
Bugün, “AI Agent” dediğimiz akıllı yazılımlar ve yapay zeka tabanlı ajanslar; dakikalar içinde milyonlarca veriyi analiz ediyor, evrak işini anında çözüyor, vatandaşın talebini saniyesinde karşılıyor. Klasik devlet bürokrasisinin insana dayalı hantallığını tarihe gömmek artık elimizde. Peki ya bu devrimci dönüşümün bedeli ne?
Bakın, rakamlar açık: Türkiye’de 3,5 milyon kadrolu memur, toplamda ise 5,1 milyon kamu çalışanı var. Eğer devletin işleyişine gerçek anlamda AI Agent ve otomasyon entegre edilirse, en az 1-1,5 milyon memur pozisyonu bir daha geri gelmemek üzere ortadan kalkabilir. Bu, tesadüfi bir iddia değil; veriyle, vizyonla, dünyadaki örneklerle sabit.
Bürokratik rutinin hüküm sürdüğü her alanda, otomasyon ve yapay zekâ, insanı gereksiz kılacak. Evrak işçiliği, veri girişleri, çağrı merkezi, sekreterya, muhasebe, raporlama, arşiv gibi tekrar eden tüm görevler; birer birer dijital sisteme teslim edilecek. Klasik memur modeli; yavaş yavaş değil, çığ gibi eriyecek.
Ama burada kritik olan şudur: Bu devasa dönüşüm bir gecede olmaz. Siyasi irade, toplumsal denge ve sosyal barış gözetilerek, kademeli bir geçiş gerekir. İşsizliği körüklemek yerine, yeniden eğitim ve yeni alanlara istihdam kaydırmak, akıllı ve adil bir yol haritası sunmak şart. Çünkü hiçbir devlet, 1,5 milyon insanı sokağa bırakmanın bedelini kaldıramaz.
Dünyanın dijital liderleri bu yolu denedi. Estonya’dan İngiltere’ye, Japonya’dan ABD’ye kadar gelişmiş ülkelerde, kamu personeli dijitalleşmeyle küçüldü ama kitlesel işsizlikle değil; doğal yollarla, emekli olanın yerine yenisi alınmayarak, mevcut kadrolar yeni iş alanlarına yönlendirilerek.
Türkiye, geleceği kodlamak istiyorsa; akıllı yazılımları, AI ajanslarını devletin kalbine yerleştirmek ve “insan kaynağını” nitelikli, vizyoner işlere kanalize etmek zorunda. Bu, bir “insansız devlet” hayali değil; bilakis, insanı rutinden ve verimsizlikten kurtaran, hakiki anlamda verimli, çağdaş, dijital bir devletin inşasıdır.
Sorunun cevabı net: Evet, Türkiye’de yapay zekâ ve otomasyon ile 1,5 milyon memurun işine son vermek teknik olarak mümkün. Ama bunu insani, akıllı ve sürdürülebilir bir geçişle yapmak, devlet aklının sınavıdır.
Vizyon burada; şimdi harekete geçme zamanı.
— Taşkın Koçak