Taşkın Koçak

Günümüz ekonomisinde altın para standardı ve altın para neden kullanılamaz?

Dünya finansında ve ekonomisindeki paranın altın standardına bağlanması 1700’lü yıllarda başlayan “Endüstri 1.0” sanayi devrimi ile hemen hemen aynı döneme rastlar. Altın para standardı olarak ilk defa 1775 yılında sanayileşmenin öncüsü olan İngiltere ile başladı. Akabinde bu standardı önce Almanya ve Fransa, sonrasında ise tüm Avrupa kullanmaya başladı. Burada sanayileşmenin ve finansın birbirine eşdeğer olarak geliştiğine şahit oluyoruz. İngiltere 1821 yılında altın standardını resmi olarak benimseyen ve kullanmaya başlayan dünyanın ilk ülkesi oldu.

Endüstri 2.0 sanayi gelişmesi ile küresel ticaretin ve üretimdeki sanayi ürünlerinin çarpıcı artışı altın standardının para üzerindeki rolünü iyice artırdı. Ülkeler arasındaki ticari mal hareketlerini düzene sokan altın standardı aynı zamanda altın madenciliği sektörünü de hayli geliştirdi. Birçok devlet artık hazinesinde altın rezervi tutmaya başladı ve o rezervleri bugün dahi devam etmektedir.

1900’lü yılların başında sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerin çoğunluğu parayı altın standardına bağladı. Bu standarda ABD en son katılan ülkelerden biriydi. 1821 ile 1914 yılları arasında altın standardı zirvesini yaşadı. O dönemlerde dünyanın siyasi koşullarının ve ekonomilerinin iyi olması altın standardının gelişmesine olanak sağladı ancak 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle bu durum sona ermeye başladı.

Birinci Dünya Savaşı ile siyasi ittifaklar değişti, devletlerin uluslararası borçları arttı ve maliyeleri kötüleşti. Bunun sonucunda altın standardı cazibesini yitirmeye başladı. Altın arzı küresel ekonominin büyümesinin gerisinde kalmaya, İngiliz sterlini ve ABD doları ise küresel rezerv para birimleri haline gelmeye başladı. Dünyanın küçük ülkeleri bu krizden kurtulmak için altın yerine bu para birimlerine yönelmeye başladılar.

Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği ekonomik ağır yükler ve borçların sebep olduğu 1929 yılındaki büyük buhran ile New York Borsası çöktü. Birçok ülke, banka ve bankerler mevduatlarının değer kaybını önlemek için faiz oranlarını yükselterek altın stoklarını korumaya çalıştılar. Bu yüksek faiz oranları, küresel ekonomi için işleri daha da kötüleştirdi bu duruma daha fazla dayanamayan İngiltere 1931’de altın standardını askıya almak zorunda kaldı, o yıllarda sadece ABD ve Fransa altın rezervlerini koruyabildiler.

1913 yılı itibarı ile altın standardına geçen ABD, İngiltere’nin ekonomik çöküşünü fırsat bilip altın rezervlerini artırmaya başladı. 1933 yılında ABD başkanı Roosevelt’in isteği ile altına el koyma yasası çıkarıldı, ülkenin ve ulusun devamı için halktan altınları istendi. Bu şekilde altın rezervlerini hayli yükselten ABD, dünyanın en büyük altın rezervinin sahibi oldu.

İkinci Dünya Savaşı’nda üstlendiği rol ile Avrupa kıtasına da üstünlük sağlayan ABD, 44 ülkeyi 1944 yılında Bretton Woods kasabasında topladı. Bu ülkeler ile çeşitli antlaşmalar (IMF, WB, GATT) yaparak küresel gücün aktörü oldu. Bu antlaşma ile altın standardına bağlı olan dolar dünya rezerv parası olarak kabul edildi. 1 ons altın 35 dolara eşitlendi ve diğer ülke paraları da dolara endekslendi. 1944 yılı ile 1971 yılları arasında ABD’nin Rusya ile yaşadığı Soğuk Savaş’ın silahlanma giderleri, Kore Savaşı’nın ve Vietnam Savaşı’nın ağır mali yükü, 1962 yılında Küba ile yaşadığı füze krizi, enflasyon ve büyüme hızının düşmesi gibi birçok sorunlar sebebi ile düşüşe geçen altın rezervleri kendisine sorun üretmeye başladı. Bu durumdan kurtulmak için çıkış yolu arayan ABD başkanı Nixon 1971 yılında doları altın standardından çıkararak ABD ekonomisini kurtardı. O günden sonra dünya artık itibari para ile tanışmış oldu ve altın standardı dünyada fiili olarak bitmiş oldu.

Altın para ve altın para standardının dünyadaki tarihi seyrini yukarıda özetle açıkladık. Yazımızın bu bölümünde ise altının neden yeniden bir para ve para standardı olamayacağını açıklayacağız.

Bugün 18. ve 19. yüzyılda değiliz. O yıllardaki dünya geliri, ticareti ve borçlanma değerleri ile günümüz değerleri aynı değildir. 2019 yılında dünya geliri 80 trilyon dolar, mali ticareti 18 trilyon dolar ve borcu ise 255 trilyon dolardır bu verilere baktığımızda altın standardının veya altının yeniden bir değişim aracı olarak kullanmasının mümkün olmadığını görmekteyiz. Nasıl mı? Dünya Altın Konseyi verilerine göre bugüne kadar dünyamızda 190.000 ton altın çıkarılmıştır. Bu altınların 90.000 tonu kuyumculuk sektöründe, 35.000 tonu ülkelerin merkez banaklarında, 36.000 tonu altın madeni paralarda, 26.000 tonu sanayide, 3.500 tonu ise borsa ve fonlarda bulunmaktadır. Yeraltında ise çıkarılmayı bekleyen 54.000 ton civarı altın var.

Dünya genelinde 190 bin ton altının karşılığı 10.5 triyon dolar eder ki bu tutar 190 bin ton altının toplam değeridir. Oysa ki merkez bankalarının rezervlerinde 35 bin ton altın bulunmaktadır. Yukarıdaki 2019 yılı dünya ekonomik verilerine baktığımızda bunun, yani altın para standardının günümüzde uygulanmasının çok zor olduğunu görmekteyiz.

Peki, bundan sonra dünya ekonomisinde altının veya altın para standardının kullanılması mümkün mü? Küresel çaplı bir salgın, nükleer bir savaş, göktaşı çarpması veya benzer büyük felaketlerin olması gibi dünya nüfusunun 4’te 1 veya 4’te 2’lik kısmının yok olması ve bunun sonucunda dünya sanayi ve teknoloji üretiminin ciddi manada zarar gömesi gibi kötü senaryoların ardından altın veya altın endeksli bonolar ya da paralar kullanılabilir. Altın dünyada her zaman sıkıntılı dönemlerde güvenli bir limandır, dünyada meydana gelebilecek küresel kaoslarda paranın iş görmediği zamanlarda her zaman önemli bir değer ve değişim aracıdır.

Bazı finansçı ve ekonomistler altın para veya standardı konusunda ısrarcı davranmaktalar. Bu ne kadar mümkün? Fiziki altına para olarak geri dönülebilir mi? Küresel uluslararası ticaretin had safhaya çıktığı günümüzde ülkeler arası ödemeleri yapmak için tonlarca altını sürekli göndermek veya transfer etmek çok zor bir durum. Ya altın para standardı? Altın para standardına dönüşü savunanların iddialarının maalesef hiçbir dayanağı yoktur. Bu standardının geçmişte küresel ekonomiye sağladığı faydalar ne olursa olsun bu tarihten sonra paranın değerini garanti etmek için tekrar kullanılması pek mümkün değil.

Peki, altın para standardına geri dönüş ekonomileri nasıl etkiler? Altına endeksli para demek, sıkı para politikası demektir, ülkenin ve ülkelerin gelişiminin önünü tıkar, ekonomik veya siyasi bir sıkıntı ile karşılaşan ülke para basmaya kalkarsa bu sistem yani altın standardı bunu engeller.

Hükümetlerin altın rezervlerini korumaya yönelik eylemleri ekonomide önemli dalgalanmalara neden olur, bu da ekonomiyi yönetme kabiliyetini kısıtlar. Merkez bankaları kriz dönemlerinde para arzını sağlayamazlar, altın rezervlerine bağlı mali disiplini uyguladığından bu ekonominin büyümesini sınırlayacak, dengede tutacak ve hükümetin müdahalesine izin vermeyecektir. Ayrıca birçok işletme, kurum ve kuruluş sermaye ve nakit yetersizliği nedeniyle gelişemeyecektir.

Yeni oluşumlar ve ülkelerin işbirliklerinin kendi aralarında altın para standardı ile ticaret yapmaları da olası değil çünkü dünya hammadde piyasası ve teknolojik ürünleri hep rezerv paraya bağlı, yani dolara bağlı.

“Altın, rezerv paraya alternatif olamaz” dedik, peki merkez bankaları altını neden rezervlerinde bulundururlar ve niçin önemlidir?

Yukarıda açıkladığımız gibi öngörülemeyen acil durumlara ve krizlere karşı merkez bankaları altın rezervlerini elde tutarlar yani kriz sırasında ekonominin sürekliliğini sürdürebilmek için bu rezerv bir supaptır, merkez bankalarının altın rezervleri kara gün dostudur. Dünya ve merkez bankaları altını güvenli bir liman olarak bu sebeple adlandırırlar.

Altın potansiyel gücü sebebi ile merkez bankaları tarafından altın kredisi, altın swapı ve altın teminat olarak kullanılmaktadır. Döviz sıkıntısı çeken ülke veya ülkeler Dünya finans merkezleri olan Londra, New York, Singapur, Tokyo ve Sidney gibi yerlerde altınlarını depolarlar, döviz (rezerv para) ihtiyaçları olduklarında bu altınları teminat göstererek karşılığında döviz borçlanmaları yapabilmektedirler. Bunun dışında merkez bankalarının döviz ve altın rezervlerinin güçlü olduğu devletler yatırım için tercih edilmektedir. Altın rezervinin yüksek olması o ülkeye olan yatırımların daha hızlı ve kalıcı olmasını sağlar.

İçinde bulunduğumuz süreçte altının bireysel yatırım aracı olarak kullanmanızı tavsiye ederiz fakat kırılgan bir dönemde olduğumuz için uzun soluklu değil, ara ara yatırım yapılmasında fayda var.

Selam, dua ve hürmetlerimle.

Facebook
Twitter
Telegram
WhatsApp
Email

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir